İddialar havada uçuşuyor… Yeni de değil…
Uyuşturucu baronunun tahliyesinden, bahis baronunun adamlarının teker teker serbest bırakılmasına…
Demir - çelik operasyonundaki tahliyelerden, erişim engellerine…
Dilan Polat dosyasından, rüşvet tarifesine…Hakimler ve Savcılar Kurulu ile Adalet Bakanı ise tuhaf bir rahatlık içerisinde…"Suç duyurusuna konu olayla ilgili soruşturma başlatılmıştır…"Bir zahmet…Bir başsavcının suç duyurusu üzerine…
Ya diğer iddialar?.. Gazetecilerin aylarca yazdığı dosyalar?..
İddiaların odağındaki başsavcılar, Yargıtay üyeleri, Adalet Komisyonu başkanları…Hayır, hiçbiri için harekete geçilmiyor…
* * *
Adalet Bakanlığı mecbur kalarak açılan soruşturma ile kendini avutuyor. İnip sokağa insanlarla konuşsalar, "yargıya olan güven" konusunda ne yapacaklarını şaşıracaklar.İnsanların çaresizliğini görecekler… Hemen herkesin birilerine ulaşma çabası içinde olduğunu görecekler… Tanıdığı olmayanın işinin görülmediği konusunda yerleşmiş bir inanç olduğunu görecekler.Hayır, bakmak istemiyorlar o yöne…
* * *
Tipik bir örnek…Gaziantep'te scooter kullanan iki lise öğrencisinin başına gelenler ve yaşanan yargı süreci.Gaziantep Batıkent Mahallesi'nde yaşayan iki lise öğrencisi
Ezgi Alya Yiğit ve
Şimal Toprak, 12 Nisan 2022'de evlerine gitmek için scooter kiraladı.Ehliyetsiz sürücü
Osman S., yola çıkmalarından kısa süre sonra iki genç kıza çarptı. Kazada Ezgi Yiğit yaşamını yitirdi, Şimal Toprak ise ağır biçimde yaralandı.Gözaltına alınan Osman S., 17 yaşında olduğunu, ehliyetinin olmadığını söyledi ancak kazada sorumluluğu olduğu iddiasını reddetti. Osman S.'ye göre iki genç kız kendisine çarpmışlardı. Tutuklandı, cezaevine konuldu.Ancak sadece bir ay sonra tahliye edildi.
Şimal Toprak - Ezgi Alya Yiğit
* * *
Babası Nizip Ticaret Borsası Başkanı, amcası AKP'den belediye başkanı olan Osman S. sadece bir ay içerisinde hazırlanan bilirkişi raporu gerekçe gösterilerek tahliye edildi.Raporda, kazada ölen Ezgi Yiğit kusurlu olarak gösterilmişti. İddiaya göre dikkatsizlik gösteren oydu.Gaziantep Başsavcılığı, tahliyeden kısa süre sonra iddianameyi de hazırladı. Osman S. hakkında 2 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. İddianamede, yaşı 18'den küçük olduğu için cezasında üçte bir oranında indirim yapılması gerektiği de belirtildi.
* * *
Duruşmalar yapılıyordu ancak bir gariplik vardı.Kazada yaşamını yitiren Yiğit'in ailesi bilirkişi raporu hazırlanmış, dava açılmış olmasına rağmen bir türlü kazanın görüntülerine ulaşamıyordu.Oysa kaza en işlek yollardan birinde olmuştu ve kazanın olduğu noktanın tam karşısında mobesse kamerası vardı.Kazanın olduğu nokta, Şehit Kamil İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne sadece 500 metre uzaklıktaydı.Kazanın olduğu caddedeki hemen her işyerinin güvenlik kamerası olduğu da tespit edilmişti.Ancak görüntüler dosyaya bir türlü girmiyordu.Kazadan hemen sonra Yiğit ailesi de güvenlik kamerası görüntülerinin peşine düşmüş, kendilerinden önce görüntülerin alındığı bilgisiyle, elleri boş dönmüşlerdi.
* * *
İlk günden bu yana tam üç kez bilirkişi raporu alındı ve raporların tamamında Ezgi Yiğit kusurlu bulundu. Raporlara göre Ezgi sağına soluna bakmıyordu ve kontrolsüz biçimde yola çıkmıştı.Olabilir, mümkün, çok örneği var.Ancak çocuğunuz hayatını kaybetmiş ve üzerine bir de suçlu çıkartılmışsa kazanın nasıl olduğunu görmek istersiniz değil mi?Ama göremiyorlar, zira dosyada yok.Dosyada görüntüler yokken üç kez nasıl bilirkişi raporu hazırlandı ve Ezgi Yiğit suçlu bulundu, bunun da yanıtı yok.
* * *
Görüntülerle sınırlı değil olanlar.Bilirkişi ısrarla Ezgi Yiğit'in suçlu olduğunu söylüyor ancak tanıklar aynı fikirde değil.Duruşmada ifade veren tanık, "Kazayı gördüm, dershaneden yemek için çıkmıştık. Yanımızdaki arkadaşım bir scooter almaya gitti. Ezgi ve Şimal de parkın içinde scootera bindiler. Sonra parkın dışına çıktılar, ben parkın içine girmelerini söyledim. 'Alt girişten dönüp geliyoruz' dediler. Daha sonra yola çıktılar. Kaldırımdan uzaklaşmadılar. Kaldırım ile scooter arasında yarım metre bir mesafe vardı. Araç çok hızlı bir şekilde gelip Ezgi'ye çarptı. Ben de araç kullanan biriyim ve aracın hızı en az 70-80 kilometre civarındaydı. Önden çarptı. Kaldırıma en fazla 50 santim bir mesafe vardı. Kazayı baştan sona kadar gördüm" dedi.
* * *
Bununla da sınırlı değil gariplikler.Kazadan yaralı kurtulan Şimal Toprak, uzun süre hastanede kaldı. Mahkemede verdiği ifadede Ezgi Yiğit'in parktan yola çıkacağı sırada durduğunu, etrafına baktığını, bilirkişinin neye göre bu şekilde rapor verdiğini anlamadığını söyledi.Olayın yaşanmasının ardından bir arkadaşları,
Nuray K. hastaneye gitmişti. Burada hastane polisi ifadesini aldı. Arkadaşları için endişe içerisindeyken düzenlenen tutanağı polisin ısrarı ile imzalayan Nuray K., kendine gelip, sonradan ifadeyi okuduğunda çok şaşırdı.Tutanağa kendi ağzından arkadaşının dikkatsiz olduğu, etrafına bakmadığı yazılmıştı. Üstelik kazada kızların arabanın altında sürüklendiği belirtiliyordu. Altına girmeleri için elbette aracın hızının düşük olması gerekirdi. Oysa Nuray K. arkadaşlarına hızlı biçimde çarpıldığını ve çarpmanın etkisiyle sağa sola savrulduklarını görmüştü.Çıktı, duruşmada gördüklerini anlattı. Hastanede kendisine baskı yapılarak tutanağın imzalatıldığını da…
* * *
Bir trafik kazası değil mi, ne kadar karışık olabilir? Ancak bununla da bitmiyor.Büyük ısrarlardan sonra dosyaya bazı görüntüler ve fotoğraflar girdi. Fotoğraflarda kazaya karışan araç vardı, aynı yoldan, kaldırıma oldukça mesafeli biçimde gidiyordu.Ancak nedense scooter, kızlar görüntüde yoktu.Sonradan anlaşıldı.Kaza 12 Nisan'da olmuştu ancak dosyaya konulan görüntüler 10 Nisan tarihine aitti. Bütünüyle yanıltıcıydı…Kızlarının ölümünün hesabının sorulmasını isteyen Yiğit ailesi, defalarca polis tarafından arandı. Polis, nedense, iddialarına göre tanıklar ve şikayetçiler ile her seferinde sert konuşmalar yaptı. Mağdur değillermiş gibi, evlatlarını kaybetmemişler gibi…
* * *
Dava sürüyor, aileler adaletin doğru işlemesini, sürece müdahale edilmemesini istiyor, tek dertleri bu.Kolayca sonuca ulaşabilecek bir trafik kazasıyla ilgili davada bile ortaya bu kadar iddia atılabiliyor.Ancak bazıları yargının içinde olduğu durumu, duyulan güvensizliği, bu güvensizliğe neden olanları bir türlü görmek istemiyor.